Radyoda bir haber: "Alexander McQueen evinde ölü bulundu!"
Benim ilk aklıma gelen ne peki? Samsonite mağazalarında AMQ tasarımı valizler satıyoruz, hemen vitrinlere yeni bir düzenleme yapalım, birer siyah çerçeve edinelim, adamcağızın fotografı ile onun tasarımı valizleri vitrinlere koyalım, dikkat çekelim. Tanımadığım, hayatımda hiçbir yeri olmayan birinin ölümüne üzülecek değilim tabii ki ama yine de bir ölüm haberinin ardından bu kadar ticari düşünmek de normal değil, kabul ediyorum.
Ama naapalım, pazarlama dünyasının içinde yaşamak bu hale getiriyor insanı. Yıllar önce sektöre ilk girdiğimde gazetenin sosyal ilan hedeflerinin belirlendiği dönemlerde dönen geyikleri duyduğumda nasıl da tavana vurmuştum (bilmeyenler için not: sosyal ilanların en önemli kalemlerinden biri vefat ilanları) şimdi onlardan beter oldum...
Hazır bu konudan başlamışken düşünmeye, günün anlam ve önemliyle de birleştirelim: Sevgililer günü, anneler günü, babalar günü vs. vs. vs. Pazarlamacı tarafım ve de beyin hücrelerim tüm bunların pazarlama sektörünün içimize enjekte ettiği numaralar olduğunu bilse de kadın tarafım bayılıyor hala çiçekler almaya, heryerde kalpler görmeye...
Sonuç mu?? bayılıyorum kadın olmaya ve bu kadınlık hallerine :) yani devam çiçek beklemeye, pırlantalarla, kalplerle, çiçeklerle, böceklerle mutlu olmaya..
Herkese mutlu bir sevgililer günü diliyorum..
14 Şubat 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder